Bin
bir türlü rahatsızlıkla nasıl başa çıkarsınız? Yöneltilen
bu soruda rahatlık değil, “rahatsızlık” sözcüğününün
kullanıldığına dikkat edin. Normal olarak rahatlıkla başa
çıkmak gibi bir sorun yaşamayız! Günümüzde görünen o ki
insanlar rahatlığa doyamıyor. “Öff! Bunu yapmaktan
hoşlanmıyorum” ya da “Bunu çözüme kavuşturmadan önce
kendimi rahatlatmalıyım” ve buna benzer yakarışları ne
kadar çok duyuyoruz, öyle değil mi? Kişinin her zaman için rahat
etmesi gerektiği inancı rahatlıktan oldukça uzak belirli
sonuçlara yol açıyor. Yapmaktan hoşlanmadığımız için, bazı
sorunları çözmek üzere gerekli adımları atmayı ertelediğimizde
ya da anında yapılması gerekli görevleri yerine getirmediğimizde,
yüklü gecikme bedelleri ödemek durumunda kalabiliriz. Eziyet
saydığımız için, tavan arasında su sızdıran boruyu tamir
etmeye başlamakta ya da otomobilimzi önemli bir tamir için garaja
bırakmakta geç kalırsak, işi ağırdan almanın bedelini ileride
çok daha ağor bir şekilde ödeyebiliriz.
Rahatlığa
karşı değiliz. Lütfen bunu algılayın. Herkes gibi biz de rahay
etmekten keyif alıyoruz. Bizim söylemek istediğimiz şu: Sürekli
rahat içinde olmanız ve yaşamın zorluklarla dolu olmaması
gerektiği inancıyla kendinizi kandırırsanız, uzun vadede, çok
daha fazla eziyet çekebilir ve rahatsız olabilirsiniz. Oysa,
ileride kendinizi daha rahat ya dadaha az rahatsız hissetmek amacıla
başlangıçta bir ölçüde rahatlıktan vazgeçmiş olsaydınız,
çekeceğiniz eziyet ve duyacağınız rahatsızlık çok daha az
olurdu.
Yaşadığınız
sürece, hayal kırıklıklarının ve rahatsızlıkların önüne
geçmeniz diye bir şey söz konusu olamaz. Günümüzde yaşam
sözcüğünü artık E-Z-İ-Y-E-T diye heceleyebilirsiniz. Biz de
dahil olmak üzere pek çok kişi keder içinde yaşamaktansa mutlu
yaşamanını daha iyi olduğuna inanır göründürüğünden, bu
kitabı yazma amacomoz, mutluu ve erimli bir yaşam sürebilmenizi
ciddi biçimde engelleyen belirli ana sorunları tanımlamanızı ve
ortadan kaldırmanızı sağlamak. Bu sorunların içnde en amansız
olanı “Rahatlık Tuzağı”. Gelin bunu yakından inceleyelim.
//
Kitabın bir özetini sizler için derlemeye çalıştım:
İnsanlar
arzuları olan varlıklardır. Arzular yerine gelirse keyif alır
rahat ederiz. Arzular yerine gelmezse rahatsız oluruz canımız
sıkılır. Her isteğimizin anında olmasını istiyoruz. Ancak bazı
şeyleri elde etmek için zaman ve çalışmanın gerekli olduğunun
farkında değiliz. Bu çalışmalar ve harcanan zaman küçük veya
büyük rahatsızlıklara neden olabilir. Eğer bu rahatsızlıklara
katlanmazsak gelecekte elde edeceğimiz uzun süreli rahatlıktan
mahrum kalırız. İnsan anında zevkleri yaşamak ister. Örneğin
“şimdi al sonra öde” sloganı bizim bu zayıf yönümüzden
dolayı kullanılmaktadır. Fiyatını sonra ödeyeceğimiz için,
alması insana çok zor gelmiyor.
Rahat
olmak hepimizin tercihi ama her zaman rahat olacağız diye bir şey
olamaz. Sürekli gelecek için bugünü feda etmek değil önemli
olan öncelikleri belirlemektir. Örneğin ince ve sağlıklı bir
vücut için sevdiğimiz yiyeceklerden vazgeçmek gerekir. Öncelik
sağlıklı ve ince bir vücutsa, yemekten vazgeçilmesi normaldir.
“Bunalımdayım,
bunalımda olmaya katlanamıyorum”, bunlar acı veren duygulardır.
Fiziksel engel yoksa bu duygularla baş edilebilir. Bunun için
duyguları sorgulamak gerekir.
Bir
probleme başlamak çözümün yarısıdır. Sabır ve azim ile ve
bahaneleri mantık çerçevesinde sorgulayarak çözüme başlanması
gerekir.
Problem
karşısında düşünceyi harekete geçirmelisiniz. Eğer tekrar
düşünürseniz, bir açmaza girip çözüme hiçbir zaman
başlayamazsınız.
Telkinleri
sorgulamak ve onlara karşı mücadele vermek için şu üç soru
sorulabilir :
a. Mantıklı mı ?
b. Gerçekçi mi ?
c. İşe yarar mı ?
Sorunların kaynağını kavramak çözüm için yeterli değildir. Çözüm için en iyisi denemek ve çalışmaktır. Örneğin otomobil kullanmak için motorlu araç kullanma kılavuzunu okumak yetmez.
a. Mantıklı mı ?
b. Gerçekçi mi ?
c. İşe yarar mı ?
Sorunların kaynağını kavramak çözüm için yeterli değildir. Çözüm için en iyisi denemek ve çalışmaktır. Örneğin otomobil kullanmak için motorlu araç kullanma kılavuzunu okumak yetmez.
2.
NE İSTİYORSAM, ELDE ETMELİYİM
Sorunlar:
1a.
Diğer insanlara yöneltilen talepler
“Ne
istiyorsam elde etmeliyim çünkü onu istiyorum. İstediğimi elde
edememem korkunç bir şey. Sahip olmam gereken şeyden mahrum
kalmaya katlanamıyorum. Beni istediğim şeyden mahrum bıraktığın
için Allah'ın belası insanın tekisin ve cehennemde yanmaya
layıksın!”
1b.
Genel olarak dünyadan ya da yaşama koşullarından beklenen
talepler
“Ne
istiyorsam elde etmeliyim çünkü istiyorum. İstediğimi elde
edememem korkunç bir şey. Sahip olamm gekeren şeyden mahrum olmaya
katlanamıyorum. Bu duruma izin verdiği için bu dünya Allah'ın
belası bir yer!”
1c.
Hak ettiğimi elde etmeliyim
Çocukken
bize, söylenenleri yerine getirir ve uslu durursak, hak ettiğimiz
için istediğimiz şeylere sonuöta kavuşabileceğimiz öğretilirdi.
Yetişkinler olarak hâlâ pek çoğumuz, iyi davranırsak,
başkalarına karşı saygılı olursak, çok çalışırsak ve
yapılması gereken işleri yerine getirirsek vesaire, bir gün, hak
ettiğimiz için, istediklerimize kavuşarak ödüllendirileceğimze
inanıyor. Belki güzel bir düşünce ama ne kadar doğru?
Kişilerin,
kendilerini dinleyen birini bulduklarında, aileleri, akrababaları
ya da genellikle dünya tarafından nasıl haksız muameleye
uğradıklarından sürekli insafsızca şikayet ettiklerini şahsen
biliyoruz. “Bana daha iyi davranmaları grekirdi. Onlar için
yaptığım bunca şeyden sonra, karşılığında gördüğüm
muameleye bak!” genellikle dile getirilen bir şikayet.
Hak
ettiğinizi düşündüğünüz şeye maruz kalmamanız gerektiğine
inandığnızda, “Rahatlık Tuzağı”na yakalanmışsınız
demektir. Zeki ve çok çalışkan biir olduğunuz için, genellikle
ve büyük olasılıkla, elde etmeye çalıştığınız şeylerden
en azından bazılarına ulaşacağınıza inanmanız normal. Bunun
bir garantisi yok ancak hiç bir şeyyapmayıp boş oturmakla
karşılaştırıldığında, daha sık başarılı olma şansınız
var. Fakat, çok ısrarlı bir şekilde çalıştığınız
ve başarma arzusuyla yanıp tutuştuğunuz için, “Evren bana
başarı borçlu” diye ortaya çıkamazsınız. Zaten eğer
böyle olsaydı, siz hep başarılı olurdunuz.
Çok
çalıştığınız, insanlara karşı saygılı davrandığınız ve
benzeri davranışlarda bulunduğunuz için, evrenin sizi
ödüllendirme yükümlüğüğü olduğuna inandığınızda, biraz
rahat etmeniz gerektiği ve hedeflerinize varmak amacıyla çabalamaya
devam etmek yerine, çok çalışmanız karşılığında bir şeyi
hak etmek için yeterli çaba gösterdiğiniz artık rahat
edebileceğiniz ve “hak ettiğiniz” ödülün size gelmesini
bekleyeceğiniz düşüncesine kapılmışsınız demektir. Bu
takdirde hedeflerineze bir türlü ulaşamadığınzda, hayatta hak
ettiğimniiz elde edemeyeceğinizi algıladığnızda, üzülürsünüz.
Yaşamın
adil olmadığı konusu üzerinde fazla durmamıza gerek yok. Dünyada
mükemmel adalet ya da değerbilirlik diye bir şey yok. Bazı
yörelerde, mükemmel olmayan bir adalete sahip olmayı talep etmeniz
bile zor olabilir! Bu nedenle, istediğiniz şeyi hak ettiğiniz
düşüncesini bir kenara bırakya çalışmanız akıllıca olacak.
Bunun iki nedeni var: Birincisi, böyle bir düşünce gerçekçi
değil. İkincisi, gereksiz yere duygusal acı ve mutsuzluk yaratır.
İnançlarınızı
şu kritlerler aracılığıyla sorgulayın:
a.
İnancım gerçekçi mi?
b.
İnancımın maddi bir dayanağı var mı?
c.
İnancım bir anlam taşıyor mu?
d.
İnancım mantıklı mı?
e.
İstediğim şeyi hak etmem gerektiğine dair bir kanıt gösterebilir
miyim?
f.
İnancım hedefime ulaşmayı sağlıyor mu?
1d.
“Herşey kesin olmalı!”
Bir
işe kalkışmadan, kesinlikle başarılı olmayı talep etmek,
ortada kesinlik diye bir şey söz konusu değilse, sizin
hedeflerineize ulaşmanızı sağlamaz. Doğrusunu isterseniz, bir
karar almadan önce başarılı olacağınızdan emin olmayı talep
ettiğiniz sürece, hiç bir zaman bir karara varamazsınız!
Alternatif:
“En
azından azı zamanlarda, belirli hedeflere ulaşma çabalarımın
benim istediğim şekilde sonuçlanmayacağından emin olmayı tercih
ederdim ancak bundan emin olmam da gerekmiyor. Eğer hadeflerime
varmam için çok çalışmam gerekiyorsa, o zaman işlerin bu
şekilde yürütüldüğünü kabul etmem akıllıca olur. En azından
bazı zamanlarda çok çalışmamın başarıyla sonuçlanıp
sonuçlanmayacağını bilmemekten hoşlanmıyorum ama bu
belirsizlikle de yaşayabilirim.”
3.
BU ŞEKİLDE HİSSETMEYİ KALDIRAMIYORUM
Olaylar
karşısında tedirginlik duymak doğaldır ve kaldırılamayacak bir
şey değildir. Önemli olan tedirgin olmaktan tedirgin olmamaktır.
Örneğin bir partiye giderken acaba o ortama ayak uydurabilecek
miyim diye endişe etmek, parti zamanı geldiğinde tedirgin
olacağını düşünmek asıl tedirginliktir.
Problemler karşısında öfkelenmemek en güzeli ancak öfkelenmek insan için normal bir davranıştır. Öfkeli olmamalıyım diye kendimizi kısıtlamamalıyız. Kendimiz veya başkalarının zarar görmeyeceği kadar öfkelenebiliriz.
Kötü bir şeyi hissetmek öyle olduğumuz anlamına gelmez mesela bir erkeğe başka erkeklerin çekici gelmesi onun eşcinsel olacağı anlamına gelmez. Erkekleri cazip görse de bağımsız yaşayabilmesi ben eşcinsel miyim sorusunu (korkusunu) aşmasını sağlar.
Problemler karşısında öfkelenmemek en güzeli ancak öfkelenmek insan için normal bir davranıştır. Öfkeli olmamalıyım diye kendimizi kısıtlamamalıyız. Kendimiz veya başkalarının zarar görmeyeceği kadar öfkelenebiliriz.
Kötü bir şeyi hissetmek öyle olduğumuz anlamına gelmez mesela bir erkeğe başka erkeklerin çekici gelmesi onun eşcinsel olacağı anlamına gelmez. Erkekleri cazip görse de bağımsız yaşayabilmesi ben eşcinsel miyim sorusunu (korkusunu) aşmasını sağlar.
4.
O İŞİ YARIN YAPARIM
Bugünün
işini yarına bırakmayınız, bu işleri ağırdan almaktır. Bu
konuda kendimizi haklı çıkartmak için bazı nedenler veya
gerçekler ileri süreriz bunlardan birkaçı ;
Havamda olayım öyle yapacağım.
Canım şimdi yapmak istemiyor
Yarın yaparım.
Ayrıca kendimize sözde işler çıkarmak suretiyle asıl işi ertelemekle yine işi ağırdan alırız. O anki problem yada işi ertelersek o iş ya da problem gözümüzde büyüyecek hem de yeni şeyler eklenecektir. Bu birikim çalışma azmimizi kıracak ve yapılamaz hale gelecektir. Şu şekilde çözüm olabilir ; "İş bölümlere ayrılarak parça, parça halledilebilir."
Havamda olayım öyle yapacağım.
Canım şimdi yapmak istemiyor
Yarın yaparım.
Ayrıca kendimize sözde işler çıkarmak suretiyle asıl işi ertelemekle yine işi ağırdan alırız. O anki problem yada işi ertelersek o iş ya da problem gözümüzde büyüyecek hem de yeni şeyler eklenecektir. Bu birikim çalışma azmimizi kıracak ve yapılamaz hale gelecektir. Şu şekilde çözüm olabilir ; "İş bölümlere ayrılarak parça, parça halledilebilir."
Problemle
karşılaşıldığında bu çok zor, çözülecek gibi değil gibi
yaklaşımlar çözümü imkansız kılar. Bunun yerine zor ama
çözülemez değil, ya da işin içine girip işin zorluk derecesini
ve nasıl çözülebileceğini araştırmak gerekir.
Bazen işin yapılabilmesi için belirlenen bir zaman vardır. Zamanında işin yapılmaması sürenin bitimine doğru daha ağır bir tempo ile çalışmamıza neden olacaktır. Sonuçta çözüm olsa bile bu çözüm sürenin baskısından değil , aslında artık bu işi bitireyim dediğiniz için olur.
Zayıf yanlarınızı tespit edin ve zor durumda kaldığınızda bu zayıf yanlarınızı hatırlayın. İşi başkasına yaptırmak da problemden kaçmaktır.
Bazen işin yapılabilmesi için belirlenen bir zaman vardır. Zamanında işin yapılmaması sürenin bitimine doğru daha ağır bir tempo ile çalışmamıza neden olacaktır. Sonuçta çözüm olsa bile bu çözüm sürenin baskısından değil , aslında artık bu işi bitireyim dediğiniz için olur.
Zayıf yanlarınızı tespit edin ve zor durumda kaldığınızda bu zayıf yanlarınızı hatırlayın. İşi başkasına yaptırmak da problemden kaçmaktır.
Bir
işi yaparken öncelikleri belirleyiniz. Unutulmaması gerekli işler
için bir dosya hazırlayın ve sırası geldikçe işleri yapın
yaptığınızda kendinize ödül verin, yapmadığınızda işler
gözünüzde daha da büyüyerek size ceza olacaktır.
a. Alışkanlıklara saplanıp kalmayın. Bu üç türlü olabilir :
- Kariyerinize saplanıp kalmak : İşinizde mutlu değilseniz bir şey üretmiyor ve boşa zaman harcıyorsanız;
- Kişiler arası ilişkilere saplanıp kalmak : Eşiniz iş arkadaşınız vs. ile birlikte olmak sizi mutsuz ediyorsa veya onlarla birlikte olmaya tahammül edemiyorsanız;
- Etkinliklere saplanıp kalma :Boş zamanlarınızda sürekli aynı şekilde davranıyorsanız örneğin yıllardır aynı klübe gidiyorsanız,sürekli aynı insanlarla görüşüyorsanız ,
Alışkanlıklara saplanmışsınız demektir. Sonsuza dek yerinizde oturup iş yapmayabilirsiniz ancak yaşamak ve isteklerimizi yerine getirmek için sonsuz zamanımız yok.
a. Alışkanlıklara saplanıp kalmayın. Bu üç türlü olabilir :
- Kariyerinize saplanıp kalmak : İşinizde mutlu değilseniz bir şey üretmiyor ve boşa zaman harcıyorsanız;
- Kişiler arası ilişkilere saplanıp kalmak : Eşiniz iş arkadaşınız vs. ile birlikte olmak sizi mutsuz ediyorsa veya onlarla birlikte olmaya tahammül edemiyorsanız;
- Etkinliklere saplanıp kalma :Boş zamanlarınızda sürekli aynı şekilde davranıyorsanız örneğin yıllardır aynı klübe gidiyorsanız,sürekli aynı insanlarla görüşüyorsanız ,
Alışkanlıklara saplanmışsınız demektir. Sonsuza dek yerinizde oturup iş yapmayabilirsiniz ancak yaşamak ve isteklerimizi yerine getirmek için sonsuz zamanımız yok.
5.
BUNA ÇABUCAK BİR ÇÖZÜM BULMALIYIM
Rahatsızlık
duygusundan kaçmak veya kontrol altında hissetmek için çabuk
çözümlere başvurabiliriz. Problemler karşısında kimisi üç
şişe votkayı devirirken kimisi hap alabilir, kimisi alışverişe
çıkabilir bu davranışlar kısa vadede çözümdür. Bu yollara
başvurmanın iki nedeni vardır.
Problemleri
unutmak için bir şeyler yapmak harekete geçmek gerekir.
İstediğimiz şey olmayabilir ancak bu da o kadar korkulacak şey
değildir.
a. Sıkıntıdan kaçmayı sağlaması,
b. Zevk , büyük sevinç gibi keyifli ve coşkulu duygulara yol açması.
Bu kısa çözümler alışkanlık halini alırsa yaşamımızı olumsuz yönde etkiler.
a. Sıkıntıdan kaçmayı sağlaması,
b. Zevk , büyük sevinç gibi keyifli ve coşkulu duygulara yol açması.
Bu kısa çözümler alışkanlık halini alırsa yaşamımızı olumsuz yönde etkiler.
Kısa
vadeli çözümler ise şunlardır ;
- Alışverişkolikler (Genelde kadınlardır)
- Kumar
- Fazla yemek (Gereksinimler)
- Alkol, Sigara, Oyun gibi bağımlılıklar
- Hap kullanmak
- Alışverişkolikler (Genelde kadınlardır)
- Kumar
- Fazla yemek (Gereksinimler)
- Alkol, Sigara, Oyun gibi bağımlılıklar
- Hap kullanmak
Çabuk
çözüme neden olan sorununuzu saptayın ve onu kabullenin ardından
uzun vadeli bir çözüme yönelin . Yukarıdaki kısa vadeli
çözümler için yöneldiğiniz alışkanlıkların sorununuzu ne
ölçüde çözebildiğini ve size ne gibi zararlar verdiğini büyük
harflerle bir liste haline getirin ve görebileceğiniz bir yere asın
.Bu yöntem sizi bu tür alışkanlıklardan kurtarabilir. Kendinizle
konuşmaktan korkmayın ve sürekli konuşun hatta kasete bile
alabilirsiniz .
6.
DEĞİŞMEK İÇİN RAHATLIK TUZAĞINI AŞMAK ŞART
Değişmek
için rahatlık tuzağını aşmak şarttır. Değişimi sağlarken
rahatsızlık çekmekte kaçınılmazdır. Değişmek demek eski
(kötü) alışkanlıkları yıkmak yenilerini geliştirmek amacıyla
düşünce, hissetme ve eylem biçimini değiştirmek demektir.
Değişim başlangıçta zor olabilir. Ancak zamanla alışkanlık
olacak hatta keyif bile alacaksınız. Rahatsız olmaktan hoşlanmamak
gibi bir sorunu kabul etmek gerekir. Kolay yolu seçmek kısa vadede
daha rahat gibi gelebilir. Ancak uzun vadede yaşanılabilecek
güzelliklere sırt çevirmek olacaktır.
Kendimizi değişime hazırlamak için üç aşama vardır :
Birinci aşama : Düşünme ve hissetme biçiminizi değiştiriniz. Kendinizi yenilgiye uğratan davranışlarınızın kökleşmiş bir geçmişi olduğunu geçmişte yaşananlarla arasında anlaşılır bir ilişki bulunduğunu ; geçmişte yaşananların şimdiki sorunlarınızın oluşmasına katkı sağladığını ancak onları yaratmadığını kabul edin.
İkinci aşama ; Geçmişin etkisinden kurtulun .İnsanlar kendilerini genellikle etkin bir biçimde küçükken az , daha sonraki yaşlarda edindikleri akılcı olmayan düşüncelerle doldurduğu için, incinmiş duyguların ve yersiz davranışları bu günkü yaşamını etkilemeye devam ediyor. Bundan kurtulun.
Üçüncü aşama: Artık eyleme geçme , çalışma ve kendinizi bir düzene sokma zamanınızın geldiğini bilin. Kendinize ödevler verin ve şöyle deyin :
Kendimizi değişime hazırlamak için üç aşama vardır :
Birinci aşama : Düşünme ve hissetme biçiminizi değiştiriniz. Kendinizi yenilgiye uğratan davranışlarınızın kökleşmiş bir geçmişi olduğunu geçmişte yaşananlarla arasında anlaşılır bir ilişki bulunduğunu ; geçmişte yaşananların şimdiki sorunlarınızın oluşmasına katkı sağladığını ancak onları yaratmadığını kabul edin.
İkinci aşama ; Geçmişin etkisinden kurtulun .İnsanlar kendilerini genellikle etkin bir biçimde küçükken az , daha sonraki yaşlarda edindikleri akılcı olmayan düşüncelerle doldurduğu için, incinmiş duyguların ve yersiz davranışları bu günkü yaşamını etkilemeye devam ediyor. Bundan kurtulun.
Üçüncü aşama: Artık eyleme geçme , çalışma ve kendinizi bir düzene sokma zamanınızın geldiğini bilin. Kendinize ödevler verin ve şöyle deyin :
Süreklilik
işin kilit noktasını oluşturuyor. Değişmek için değişimde
süreklilik şart bunu bir kağıda yazın çantanızda veya
cüzdanınızda sürekli yanınızda taşıyın. Gün boyunca okuyun
ve hatırlayın. Robotlaşacağım diye korkmayın bazen beklenen
değişim uzun sürebilir bu durumda sabırlı olun ve hayal
kırıklığına uğramayın. Sonunda değişim, rahatınızı ve
mutluluğunuzu getirecektir.
Yazar:
Dr. Wındy Dryden ve Jack Gordon, Rota Yay., 229 sayfa