Eğitim sisteminin belli bir düzene göre işlemesine karşılık, hayat okulu düzensiz ve karışıktır... Bu da, eğitimin ne güçlü bir siyasal araç olduğunu, çatışan taraflar için sömürülmeye elverişli bir tehlike kaynağı olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Öğrenci okuldayken, daha sonraki yıllarda kolayca kurtulamıyacağı korkunç önyargılarla beslenmiş olabilir. Eğitimin -devletçe uygulanışı öylesine yönetilebilir ki, yurttaşların içine itildikleri düşünsel tutsaklıktan kurtulma olanakları tümüyle ortadan kalkar.
Gerçekten eğitim görmüş bir insan yetiştirmek için gerekli olan başka bir şey daha var - o da, insanın öbür insanlar karşısında her zaman duyması gereken bir toplumsal sorumluluk duygusudur... Kişiliğin geliştirilmesi öğrenciye sadece «Komşunu kendin gibi sev.» yollu sofuca kalıplar öğretmekle sağlanamaz. Hiç yanlış yapmadağı ileri sürülen sözümona örnek kişilerle ilgili hikâyelerin pek az değeri vardır.
Genel olarak, sağlam bir toplumsal tutum öğrenmekle değil yaşamakla elde edilir. Paylaşılan bir anlayışın değeri ise, ancak uygulanırsa ortaya çıkar. Öğrencinin ilgisi, sadece bencilliği geliştiren yarışma yolu ile değil, ondaki yaratıcılıktan tad alma duygusunu uyararak desteklenmelidir. Ancak bu yolla sınıf arkadaşları birbirlerine karşı dostça ve yapıcı bir ilgiyle bağlanırlar.
Halk yönetimini savunmak için okullar ne yapabilir? Belli bir siyasal öğretinin sözcüsü mü olmalı okullar? Böyle olmaması gerektiğine inanıyorum. Okullar genç insanlara eleştirsel bir kafa ve toplum bilincine varmış bir tutum verebiliyorlarsa, gerekeni yapmış olurlar. Böylece yurttaşların sağlıklı, halkçı bir toplumda yaşamaları için gerekli olan değerleri kuşanmış olur öğrenciler.
Albert Einstein
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder