23 Eylül 2013 Pazartesi

Seven bir kadın için sevdiği erkeğin yüzü, ona tıpkı denizin denizciye göründüğü gibi görünür.

Balzac

22 Eylül 2013 Pazar

Every heart sings a song, incomplete, until another heart whispers back. Those who wish to sing always find a song. At the touch of a lover, everyone becomes a poet.

Platon

15 Eylül 2013 Pazar

Mutluluğa mücadele ederek ulaşabilir misiniz? Dile kolay gelmese de en büyük sır budur. Mutluluğu birkaç basit sözcüğe sığdırabilirim ama sadece beni dinleyip , duygularınızı tekrar etmekle mutlu olamazsınız. Mutluluk tuhaftır; onu aramadığınızda gelir.

Mutlu olmak için çaba harcamadığınızda, saflıktan ve yaşamın güzelliğinden doğan mutluluk beklenmedik ve gizemli bir biçimde birden beliriverir. Ama bu bir topluluğa katılmayı ya da biri olmaya çalışmayı değil, yüksek düzeyde bir kavrayışı gerektirir. Hakikat, kalbiniz ve zihniniz tüm uğraşlardan temizlendiğinde ve artık biri olmaya çalışmadığınızda ortaya çıkar. Zihniniz sakin olduğunda, gerçekleşen her şeye kulak verdiğinizde meydana çıkar. Bu sözcükleri dinleyebilirsiniz fakat mutluluğun gerçekleşmesi için öğrenmeniz gereken, zihninizi tüm korkulardan arındırmaktır.

Bir şeyden ya da birilerinden korktuğunuz sürece mutlu olamazsınız. Anne babanızdan, öğretmenlerinizden, sınavları geçmekten, ilerlemekten, efendinizden, hakikate yaklaşamamaktan, onaylanmamaktan, sırtınızın sıvazlanmamasından korktuğunuz sürece mutlu olamazsınız.

Hiçbir şeyden korkmazsanız, bir sabah uyandığınızda ya da yalnız başınıza yürürken, birden tuhaf bir şeyler olduğunu görürsünüz; aşk, hakikat, mutluluk denen şey davet edilmeden, çağrılmadan, aranmadan birden karşınıza çıkar.

Gençken doğru biçimde eğitilmeniz bunun için çok önemlidir. Şu an eğitim dediğimiz şey, eğitim falan değildir, çünkü kimse size bunlardan bahsetmez. Öğretmenleriniz sizi sınavları geçmeniz için hazırlar fakat size en önemli şeyden, yaşamdan bahsetmezler; çünkü çok az kimse nasıl yaşayacağını bilir.

Çoğumuz yalnızca hayatta kalır, bir biçimde sürükleniriz. Bu yüzden de yaşam korkunç bir şey haline gelir. Gerçekten yaşamak, büyük bir sevgi, derin bir sessizlik ve saflığın yanı sıra deneyim zenginliği de gerektirir. Açık bir biçimde düşünebilen, önyargılar, hurafeler, umut ya da korkularla sınırlandırılmamış bir zihin gerektirir. Tüm bunlar yaşamın kendisidir ve yaşamak için eğitilmiyorsanız, eğitimin hiçbir anlamı yoktur.

Düzenli, terbiyeli olmayı öğrenebilir ve tüm sınavlarınızı geçebilirsiniz; fakat toplum yapısal anlamda parçalanırken bu yüzeysel şeylere birincil önem atfetmek, tıpkı ev yaparken tırnaklarınızı temizleyip cilalamaya benzer. Görüyorsunuz, hiç kimse sizinle tüm bunlar hakkında konuşmuyor, hiç kimse sizinle bunların üstüne gitmiyor. Matematik, tarih, coğrafya gibi belli konuları çalışmak için günlerinizi harcarken, bu derin konuları konuşmak için de zaman ayırmanız gerekir. Bu, yaşamı zengin kılmak için gereklidir.

Krishnamurti, Mutluluk Üzerine

11 Eylül 2013 Çarşamba

Kendilerini eleştirebilen insanlar doğruyu ve güzeli bulmak konusunda daha şanslıdırlar.

Konfüçyus, Öğretiler

5 Eylül 2013 Perşembe

Human behaviour flows from three main sources; desire, emotion and knowledge.

Platon

4 Eylül 2013 Çarşamba

Wilcox’a göre ‘aşırılık yanlısı’ kişi ya da gruplar şunları yapma eğiliminde olur: 

1 -Kişilik katliamı: Rakibinin söylediklerinden çok onun kişiliğine, görünüşüne, değerlerine saldırır, aynısı kendisine yapıldığında ortalığı ayağa kaldırır. 
2 - İsim takar, ekiketler: Amaç dikkatleri, rakiplerinin söylemlerinden dağıtmak, yeni rakipleri yıldırmaktır. 
3 -Topyekûn genellemeler yapar: Rakiplerinin arasındaki her benzerlik, onların aynı olduğunu gösterir, kanıt gerekmez. 
4 -İddiasına kanıt gerekmez: İddiayı doğruladığı müddetçe duyumlar yeterlidir. Olgulardan çok duygularıyla hareket eder. 
5- Çifte standartlıdır: Kendilerinin niyeti, başkalarının yaptıkları önemlidir. Onların söylediğine inanılması, başkalarınınkinin ispatlanması gerekir. 
6 -Muhalifler ve eleştirenler kötüdür: Muhalifler farklı düşündükleri, belki yanıldıkları için değil, kötü, ahlaksız, vb oldukları için eleştirirler. 
7- Dünyaya ‘manik’ bakış: “Benden yana değilsen, bana karşısın”, ortası olamaz. 
8- Muhaliflere belli bir sansür/kontrol mübahtır: Buna muhalif/eleştirel görüşlerin medya erişimini engelleme çabası dahildir. Aşırılık yanlıları yalnız kendi sesleri duyulsun ister. 
9- Kendilerini düşmanlarıyla tanımlar: Düşmanlarıysa çoğu zaman olduklarından daha kötü ve güçlüdür. 
10- Tartışırken gözdağı verir: Görüşlerine katılmamak, şeytanla işbirliği ya da en azından düşmana yardım ve yataklık sayılır. 
11- Slogan, kilit sözcükler ve basma kalıp ifadeler kullanır: Amaç, tartışmanın soruna yol açacak olgular ve karşı görüşlere dökülmesini önlemektir. 
12 -Ahlaken diğerlerinden üstün olduğunu varsayar: Neticede kim dünyayı kurtaracak birine karşı çıkacak kadar duyarsız kişilerle muhatap olmak ister. 
13- Kaybederse kıyamet kopar: Eğer onların dediği yapılmazsa felaketler bitbirini izler.
14- Amaç hayırlıysa, küçük kötülüklerden zarar gelmez: Amaç büyük kötülüğün yok edilmesiyse, aşırılık yanlısı amaca giden her yolu meşru sayar. 
15- Akıl yürütmenin yerini giderek duygusal tepkilerin alması: Etkin ‘aşırılık yanlıları’ aynı zamanda etkin propaganda ustalarıdır. 
16 -Aşırı hassas ve alıngandırlar: Sıradan yorumlar ve masum tepkilerin arkasında ‘gizli’ yıkıcılık, ihanet, sapkınlık vs görürler; güvenmemek esastır. 
17- İnanç ve eylemlerinin ilahi izahı olabilir: İnsanların çoğu, ‘dinî inançlarını’ vazettiği için, din kisvesine bürünmüş ‘aşırılık yanlılarına’ karşı durmaktan çekinir. 
18- Belirsizlik ve muğlaklığı sorun eder: Aşırılık yanlılarının sorunlara ‘tek’ ve ‘kesin’ çözümü vardır. Ötekileri hizaya getirmek için daha çok kanun ve kurala başvurulabilir. 
19 -‘Grup düşüncesine’ eğilimlidir: Ötekilerle değil, birbirleriyle konuştukça gerçeklere göre ahlaki muhakemeden çok, ahlaki üstünlük ve yanılmazlık duygusu güçlenir. 
20- Düşmanlıkları kişiselleştirir: Rakiplerin başına kötü işlerin gelmesi, hastalık geçirmeleri, yasal sorunları, hatta ölmeleri, aşırılık yanlılarını sevindirir; ‘hak etmişlerdir’. 
21 -Kazanan kendileri olmadıkça sistem kötüdür: Seçimler onlar kaybetmişse ‘hilelidir’, kamuoyu aleyhlerine dönmüşse ‘beyinleri yıkanmıştır’; sistemin doğruluğu ya da yanlışlığı onlar üzerindeki etkisine bağlıdır.