1 Aralık 2015 Salı

Rahatlık Tuzağını Aşmak



Bin bir türlü rahatsızlıkla nasıl başa çıkarsınız? Yöneltilen bu soruda rahatlık değil, “rahatsızlık” sözcüğününün kullanıldığına dikkat edin. Normal olarak rahatlıkla başa çıkmak gibi bir sorun yaşamayız! Günümüzde görünen o ki insanlar rahatlığa doyamıyor. “Öff! Bunu yapmaktan hoşlanmıyorum” ya da “Bunu çözüme kavuşturmadan önce kendimi rahatlatmalıyım” ve buna benzer yakarışları ne kadar çok duyuyoruz, öyle değil mi? Kişinin her zaman için rahat etmesi gerektiği inancı rahatlıktan oldukça uzak belirli sonuçlara yol açıyor. Yapmaktan hoşlanmadığımız için, bazı sorunları çözmek üzere gerekli adımları atmayı ertelediğimizde ya da anında yapılması gerekli görevleri yerine getirmediğimizde, yüklü gecikme bedelleri ödemek durumunda kalabiliriz. Eziyet saydığımız için, tavan arasında su sızdıran boruyu tamir etmeye başlamakta ya da otomobilimzi önemli bir tamir için garaja bırakmakta geç kalırsak, işi ağırdan almanın bedelini ileride çok daha ağor bir şekilde ödeyebiliriz.

Rahatlığa karşı değiliz. Lütfen bunu algılayın. Herkes gibi biz de rahay etmekten keyif alıyoruz. Bizim söylemek istediğimiz şu: Sürekli rahat içinde olmanız ve yaşamın zorluklarla dolu olmaması gerektiği inancıyla kendinizi kandırırsanız, uzun vadede, çok daha fazla eziyet çekebilir ve rahatsız olabilirsiniz. Oysa, ileride kendinizi daha rahat ya dadaha az rahatsız hissetmek amacıla başlangıçta bir ölçüde rahatlıktan vazgeçmiş olsaydınız, çekeceğiniz eziyet ve duyacağınız rahatsızlık çok daha az olurdu.

Yaşadığınız sürece, hayal kırıklıklarının ve rahatsızlıkların önüne geçmeniz diye bir şey söz konusu olamaz. Günümüzde yaşam sözcüğünü artık E-Z-İ-Y-E-T diye heceleyebilirsiniz. Biz de dahil olmak üzere pek çok kişi keder içinde yaşamaktansa mutlu yaşamanını daha iyi olduğuna inanır göründürüğünden, bu kitabı yazma amacomoz, mutluu ve erimli bir yaşam sürebilmenizi ciddi biçimde engelleyen belirli ana sorunları tanımlamanızı ve ortadan kaldırmanızı sağlamak. Bu sorunların içnde en amansız olanı “Rahatlık Tuzağı”. Gelin bunu yakından inceleyelim.

// Kitabın bir özetini sizler için derlemeye çalıştım:

1. NASIL VE NEDEN “RAHATLIK TUZAĞI” NA DÜŞERİZ?
İnsanlar arzuları olan varlıklardır. Arzular yerine gelirse keyif alır rahat ederiz. Arzular yerine gelmezse rahatsız oluruz canımız sıkılır. Her isteğimizin anında olmasını istiyoruz. Ancak bazı şeyleri elde etmek için zaman ve çalışmanın gerekli olduğunun farkında değiliz. Bu çalışmalar ve harcanan zaman küçük veya büyük rahatsızlıklara neden olabilir. Eğer bu rahatsızlıklara katlanmazsak gelecekte elde edeceğimiz uzun süreli rahatlıktan mahrum kalırız. İnsan anında zevkleri yaşamak ister. Örneğin “şimdi al sonra öde” sloganı bizim bu zayıf yönümüzden dolayı kullanılmaktadır. Fiyatını sonra ödeyeceğimiz için, alması insana çok zor gelmiyor.
Rahat olmak hepimizin tercihi ama her zaman rahat olacağız diye bir şey olamaz. Sürekli gelecek için bugünü feda etmek değil önemli olan öncelikleri belirlemektir. Örneğin ince ve sağlıklı bir vücut için sevdiğimiz yiyeceklerden vazgeçmek gerekir. Öncelik sağlıklı ve ince bir vücutsa, yemekten vazgeçilmesi normaldir.
Bunalımdayım, bunalımda olmaya katlanamıyorum”, bunlar acı veren duygulardır. Fiziksel engel yoksa bu duygularla baş edilebilir. Bunun için duyguları sorgulamak gerekir.
Bir probleme başlamak çözümün yarısıdır. Sabır ve azim ile ve bahaneleri mantık çerçevesinde sorgulayarak çözüme başlanması gerekir.


Problem karşısında düşünceyi harekete geçirmelisiniz. Eğer tekrar düşünürseniz, bir açmaza girip çözüme hiçbir zaman başlayamazsınız.
Telkinleri sorgulamak ve onlara karşı mücadele vermek için şu üç soru sorulabilir :
a. Mantıklı mı ?
b. Gerçekçi mi ?
c. İşe yarar mı ?
Sorunların kaynağını kavramak çözüm için yeterli değildir. Çözüm için en iyisi denemek ve çalışmaktır. Örneğin otomobil kullanmak için motorlu araç kullanma kılavuzunu okumak yetmez.
2. NE İSTİYORSAM, ELDE ETMELİYİM
Sorunlar:


1a. Diğer insanlara yöneltilen talepler
Ne istiyorsam elde etmeliyim çünkü onu istiyorum. İstediğimi elde edememem korkunç bir şey. Sahip olmam gereken şeyden mahrum kalmaya katlanamıyorum. Beni istediğim şeyden mahrum bıraktığın için Allah'ın belası insanın tekisin ve cehennemde yanmaya layıksın!”


1b. Genel olarak dünyadan ya da yaşama koşullarından beklenen talepler
Ne istiyorsam elde etmeliyim çünkü istiyorum. İstediğimi elde edememem korkunç bir şey. Sahip olamm gekeren şeyden mahrum olmaya katlanamıyorum. Bu duruma izin verdiği için bu dünya Allah'ın belası bir yer!


1c. Hak ettiğimi elde etmeliyim
Çocukken bize, söylenenleri yerine getirir ve uslu durursak, hak ettiğimiz için istediğimiz şeylere sonuöta kavuşabileceğimiz öğretilirdi. Yetişkinler olarak hâlâ pek çoğumuz, iyi davranırsak, başkalarına karşı saygılı olursak, çok çalışırsak ve yapılması gereken işleri yerine getirirsek vesaire, bir gün, hak ettiğimiz için, istediklerimize kavuşarak ödüllendirileceğimze inanıyor. Belki güzel bir düşünce ama ne kadar doğru?


Kişilerin, kendilerini dinleyen birini bulduklarında, aileleri, akrababaları ya da genellikle dünya tarafından nasıl haksız muameleye uğradıklarından sürekli insafsızca şikayet ettiklerini şahsen biliyoruz. “Bana daha iyi davranmaları grekirdi. Onlar için yaptığım bunca şeyden sonra, karşılığında gördüğüm muameleye bak!” genellikle dile getirilen bir şikayet.


Hak ettiğinizi düşündüğünüz şeye maruz kalmamanız gerektiğine inandığnızda, “Rahatlık Tuzağı”na yakalanmışsınız demektir. Zeki ve çok çalışkan biir olduğunuz için, genellikle ve büyük olasılıkla, elde etmeye çalıştığınız şeylerden en azından bazılarına ulaşacağınıza inanmanız normal. Bunun bir garantisi yok ancak hiç bir şeyyapmayıp boş oturmakla karşılaştırıldığında, daha sık başarılı olma şansınız var. Fakat, çok ısrarlı bir şekilde çalıştığınız ve başarma arzusuyla yanıp tutuştuğunuz için, “Evren bana başarı borçlu” diye ortaya çıkamazsınız. Zaten eğer böyle olsaydı, siz hep başarılı olurdunuz.


Çok çalıştığınız, insanlara karşı saygılı davrandığınız ve benzeri davranışlarda bulunduğunuz için, evrenin sizi ödüllendirme yükümlüğüğü olduğuna inandığınızda, biraz rahat etmeniz gerektiği ve hedeflerinize varmak amacıyla çabalamaya devam etmek yerine, çok çalışmanız karşılığında bir şeyi hak etmek için yeterli çaba gösterdiğiniz artık rahat edebileceğiniz ve “hak ettiğiniz” ödülün size gelmesini bekleyeceğiniz düşüncesine kapılmışsınız demektir. Bu takdirde hedeflerineze bir türlü ulaşamadığınzda, hayatta hak ettiğimniiz elde edemeyeceğinizi algıladığnızda, üzülürsünüz.


Yaşamın adil olmadığı konusu üzerinde fazla durmamıza gerek yok. Dünyada mükemmel adalet ya da değerbilirlik diye bir şey yok. Bazı yörelerde, mükemmel olmayan bir adalete sahip olmayı talep etmeniz bile zor olabilir! Bu nedenle, istediğiniz şeyi hak ettiğiniz düşüncesini bir kenara bırakya çalışmanız akıllıca olacak. Bunun iki nedeni var: Birincisi, böyle bir düşünce gerçekçi değil. İkincisi, gereksiz yere duygusal acı ve mutsuzluk yaratır.


İnançlarınızı şu kritlerler aracılığıyla sorgulayın:
a. İnancım gerçekçi mi?
b. İnancımın maddi bir dayanağı var mı?
c. İnancım bir anlam taşıyor mu?
d. İnancım mantıklı mı?
e. İstediğim şeyi hak etmem gerektiğine dair bir kanıt gösterebilir miyim?
f. İnancım hedefime ulaşmayı sağlıyor mu?


1d. “Herşey kesin olmalı!”
Bir işe kalkışmadan, kesinlikle başarılı olmayı talep etmek, ortada kesinlik diye bir şey söz konusu değilse, sizin hedeflerineize ulaşmanızı sağlamaz. Doğrusunu isterseniz, bir karar almadan önce başarılı olacağınızdan emin olmayı talep ettiğiniz sürece, hiç bir zaman bir karara varamazsınız!
Alternatif:
En azından azı zamanlarda, belirli hedeflere ulaşma çabalarımın benim istediğim şekilde sonuçlanmayacağından emin olmayı tercih ederdim ancak bundan emin olmam da gerekmiyor. Eğer hadeflerime varmam için çok çalışmam gerekiyorsa, o zaman işlerin bu şekilde yürütüldüğünü kabul etmem akıllıca olur. En azından bazı zamanlarda çok çalışmamın başarıyla sonuçlanıp sonuçlanmayacağını bilmemekten hoşlanmıyorum ama bu belirsizlikle de yaşayabilirim.”


3. BU ŞEKİLDE HİSSETMEYİ KALDIRAMIYORUM
Olaylar karşısında tedirginlik duymak doğaldır ve kaldırılamayacak bir şey değildir. Önemli olan tedirgin olmaktan tedirgin olmamaktır. Örneğin bir partiye giderken acaba o ortama ayak uydurabilecek miyim diye endişe etmek, parti zamanı geldiğinde tedirgin olacağını düşünmek asıl tedirginliktir.
Problemler karşısında öfkelenmemek en güzeli ancak öfkelenmek insan için normal bir davranıştır. Öfkeli olmamalıyım diye kendimizi kısıtlamamalıyız. Kendimiz veya başkalarının zarar görmeyeceği kadar öfkelenebiliriz.
Kötü bir şeyi hissetmek öyle olduğumuz anlamına gelmez mesela bir erkeğe başka erkeklerin çekici gelmesi onun eşcinsel olacağı anlamına gelmez. Erkekleri cazip görse de bağımsız yaşayabilmesi ben eşcinsel miyim sorusunu (korkusunu) aşmasını sağlar.
4. O İŞİ YARIN YAPARIM
Bugünün işini yarına bırakmayınız, bu işleri ağırdan almaktır. Bu konuda kendimizi haklı çıkartmak için bazı nedenler veya gerçekler ileri süreriz bunlardan birkaçı ;
Havamda olayım öyle yapacağım.
Canım şimdi yapmak istemiyor
Yarın yaparım.

Ayrıca kendimize sözde işler çıkarmak suretiyle asıl işi ertelemekle yine işi ağırdan alırız. O anki problem yada işi ertelersek o iş ya da problem gözümüzde büyüyecek hem de yeni şeyler eklenecektir. Bu birikim çalışma azmimizi kıracak ve yapılamaz hale gelecektir. Şu şekilde çözüm olabilir ; "İş bölümlere ayrılarak parça, parça halledilebilir."
Problemle karşılaşıldığında bu çok zor, çözülecek gibi değil gibi yaklaşımlar çözümü imkansız kılar. Bunun yerine zor ama çözülemez değil, ya da işin içine girip işin zorluk derecesini ve nasıl çözülebileceğini araştırmak gerekir.
Bazen işin yapılabilmesi için belirlenen bir zaman vardır. Zamanında işin yapılmaması sürenin bitimine doğru daha ağır bir tempo ile çalışmamıza neden olacaktır. Sonuçta çözüm olsa bile bu çözüm sürenin baskısından değil , aslında artık bu işi bitireyim dediğiniz için olur.
Zayıf yanlarınızı tespit edin ve zor durumda kaldığınızda bu zayıf yanlarınızı hatırlayın. İşi başkasına yaptırmak da problemden kaçmaktır.
Bir işi yaparken öncelikleri belirleyiniz. Unutulmaması gerekli işler için bir dosya hazırlayın ve sırası geldikçe işleri yapın yaptığınızda kendinize ödül verin, yapmadığınızda işler gözünüzde daha da büyüyerek size ceza olacaktır.
a. Alışkanlıklara saplanıp kalmayın. Bu üç türlü olabilir :
- Kariyerinize saplanıp kalmak : İşinizde mutlu değilseniz bir şey üretmiyor ve boşa zaman harcıyorsanız;
- Kişiler arası ilişkilere saplanıp kalmak : Eşiniz iş arkadaşınız vs. ile birlikte olmak sizi mutsuz ediyorsa veya onlarla birlikte olmaya tahammül edemiyorsanız;
- Etkinliklere saplanıp kalma :Boş zamanlarınızda sürekli aynı şekilde davranıyorsanız örneğin yıllardır aynı klübe gidiyorsanız,sürekli aynı insanlarla görüşüyorsanız ,
Alışkanlıklara saplanmışsınız demektir. Sonsuza dek yerinizde oturup iş yapmayabilirsiniz ancak yaşamak ve isteklerimizi yerine getirmek için sonsuz zamanımız yok.
5. BUNA ÇABUCAK BİR ÇÖZÜM BULMALIYIM
Rahatsızlık duygusundan kaçmak veya kontrol altında hissetmek için çabuk çözümlere başvurabiliriz. Problemler karşısında kimisi üç şişe votkayı devirirken kimisi hap alabilir, kimisi alışverişe çıkabilir bu davranışlar kısa vadede çözümdür. Bu yollara başvurmanın iki nedeni vardır.
Problemleri unutmak için bir şeyler yapmak harekete geçmek gerekir. İstediğimiz şey olmayabilir ancak bu da o kadar korkulacak şey değildir.
a. Sıkıntıdan kaçmayı sağlaması,
b. Zevk , büyük sevinç gibi keyifli ve coşkulu duygulara yol açması.
Bu kısa çözümler alışkanlık halini alırsa yaşamımızı olumsuz yönde etkiler.
Kısa vadeli çözümler ise şunlardır ;
- Alışverişkolikler (Genelde kadınlardır)
- Kumar
- Fazla yemek (Gereksinimler)
- Alkol, Sigara, Oyun gibi bağımlılıklar
- Hap kullanmak
Çabuk çözüme neden olan sorununuzu saptayın ve onu kabullenin ardından uzun vadeli bir çözüme yönelin . Yukarıdaki kısa vadeli çözümler için yöneldiğiniz alışkanlıkların sorununuzu ne ölçüde çözebildiğini ve size ne gibi zararlar verdiğini büyük harflerle bir liste haline getirin ve görebileceğiniz bir yere asın .Bu yöntem sizi bu tür alışkanlıklardan kurtarabilir. Kendinizle konuşmaktan korkmayın ve sürekli konuşun hatta kasete bile alabilirsiniz .
6. DEĞİŞMEK İÇİN RAHATLIK TUZAĞINI AŞMAK ŞART
Değişmek için rahatlık tuzağını aşmak şarttır. Değişimi sağlarken rahatsızlık çekmekte kaçınılmazdır. Değişmek demek eski (kötü) alışkanlıkları yıkmak yenilerini geliştirmek amacıyla düşünce, hissetme ve eylem biçimini değiştirmek demektir. Değişim başlangıçta zor olabilir. Ancak zamanla alışkanlık olacak hatta keyif bile alacaksınız. Rahatsız olmaktan hoşlanmamak gibi bir sorunu kabul etmek gerekir. Kolay yolu seçmek kısa vadede daha rahat gibi gelebilir. Ancak uzun vadede yaşanılabilecek güzelliklere sırt çevirmek olacaktır.
Kendimizi değişime hazırlamak için üç aşama vardır :
Birinci aşama : Düşünme ve hissetme biçiminizi değiştiriniz. Kendinizi yenilgiye uğratan davranışlarınızın kökleşmiş bir geçmişi olduğunu geçmişte yaşananlarla arasında anlaşılır bir ilişki bulunduğunu ; geçmişte yaşananların şimdiki sorunlarınızın oluşmasına katkı sağladığını ancak onları yaratmadığını kabul edin.
İkinci aşama ; Geçmişin etkisinden kurtulun .İnsanlar kendilerini genellikle etkin bir biçimde küçükken az , daha sonraki yaşlarda edindikleri akılcı olmayan düşüncelerle doldurduğu için, incinmiş duyguların ve yersiz davranışları bu günkü yaşamını etkilemeye devam ediyor. Bundan kurtulun.
Üçüncü aşama: Artık eyleme geçme , çalışma ve kendinizi bir düzene sokma zamanınızın geldiğini bilin. Kendinize ödevler verin ve şöyle deyin :
Süreklilik işin kilit noktasını oluşturuyor. Değişmek için değişimde süreklilik şart bunu bir kağıda yazın çantanızda veya cüzdanınızda sürekli yanınızda taşıyın. Gün boyunca okuyun ve hatırlayın. Robotlaşacağım diye korkmayın bazen beklenen değişim uzun sürebilir bu durumda sabırlı olun ve hayal kırıklığına uğramayın. Sonunda değişim, rahatınızı ve mutluluğunuzu getirecektir.
Yazar: Dr. Wındy Dryden ve Jack Gordon, Rota Yay., 229 sayfa