22 Kasım 2012 Perşembe

Kendini tanımak için bize ilham verecek birisine gerek yok mu?


Bir guruya, size ilham verecek, aferin diyecek, sizi cesaretlendirecek birine ihtiyacınız varsa, bu insana bağımlısınız demektir ve sonunda o gittiği gün siz de kaybolursunuz. Bir insanın ya da bir fikrin vereceği ilhama bağlı olduğunuz an, zorunlu olarak korku ortaya çıkar ki hiç de gerçek bir ilham değildir bu. Oysa bir ölünün götürülüşünü ya da iki insanın tartışmasını izlemek düşünmenize neden olmaz mı? Çok hırslı birini gördüğünüzde ya da herkesin nasıl da bir idarecinin ayaklarına kapandığını gördüğünüzde düşünmez misiniz? Yani bir yaprağın düşmesinden, bir kuşun ölümünden insanın kendi davranışlarına kadar her şeyden bir ilham almak mümkündür. Tüm bunları izlemek size her zaman bir şeyler öğretir; fakat öğretmeniniz olarak bir insana bel bağlarsanız kaybolursunuz ve o insan sizin kabusunuz olur. Birilerini takip etmek, bir öğretmene bel bağlamak yerine nehirden, çiçeklerden, ağaçlardan, yük taşıyan kadınlardan , aile üyelerinden ve kendi düşüncelerinizden bir şeyler öğrenmek, bu nedenle çok önemlidir. Bu, kendiniz dışında hiç kimsenin size veremeyeceği bir eğitimdir ve güzelliği de buradadır. Kesintisiz bir dikkat ve sürekli sorgulayan bir zihin gerektirir. Gözlemleyerek, mücadele ederek, mutlu olarak ve hüzünlenerek öğrenmek zorundasınız.

Krishnamurti

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder