24 Kasım 2012 Cumartesi

Zihin bir saniye için bile, sessiz olduğunda anlayışın geldiğini fark ettiniz mi, bilmiyorum; düşüncenin sözlere dökülmediği anda anlayışın ani ışığı parlar. Bunu deneyin ve zihnin çok sakin olduğu,düşüncenin olmadığı , zihnin kendi gürültüsünün yükünü taşımadığı anlarda anlayışın ani ışığını, sezginin olağanüstü hızını kendiniz göreceksiniz demek ki herhangi bir şeyin anlayışı , bir modern resmin bir çocuğun , eşinizin,komşunuzun veya her şeyde var olan doğruluğun anlayışı- yalnızca zihin çok sakin olduğu zaman gelir. Ama sakinlik geliştirilemez çünkü sakin bir zihni işlerseniz o artık sakin bir zihin değildir, o ölü bir zihindir.

Bir şeyle ne denli ilgilenirseniz, ne denli anlamaya niyetli olursanız zihniniz de o denli sade,berrak , özgür olur

O zaman sözle aktarma sona erer ne de olsa düşünce sözdür ve araya giren sözcüğün kendisidir. Sorun ile yanıtı arasına giren de sözcüklerden oluşan bir paravandır ki ,bu da bellektir. Karşılaşılan sorun
a yanıt veren, sözlerdir ve biz buna akıl yürütme deriz. Böylece, laklak yapan,sözcükleri kullanan zihin, hakikati anlayamaz – ilişkide gerçeği anlayamaz , soyut gerçeği değil. Soyut gerçek yoktur. Ama gerçek çok inceliklidir, zihinle hemen görünmez..

O, gece dolaşan hırsız gibi karanlıkta, siz onu kabul etmeye hazır olmadığınız anda gelir.

Krishnamurti

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder