1 Şubat 2013 Cuma


İşte bütün bunları kendi kendime düşünüyorum da, Plato’ya bir kez daha hak veriyorum ve onun her eşyanın herkes tarafından paylaşılmasını öngören yasaları reddeden halklara hiçbir yasa yapılmamasını uygun görmesine daha az şaşırıyorum. Ne de olsa dünyanın en bilgesi olduğundan, toplumsal refaha götürecek tek ve yegâne yolun, mülkiyetin eşit şekilde paylaştırılmasından geçtiğini rahatlıkla görmüş.
-
Bu yüzden ben kesin olarak şuna inanıyorum: Özel mülkiyet tamamıyla terk edilmedikçe, malların eşit ve adil bir yöntemle dağıtılması ya da insanların yaşamının refaha kavuşması olanaksızdır. Özel mülkiyet var olduğu sürece insanlığın en büyük ve en faydalı kesimi yoksulluğun ve çetin yaşamın getirdiği kaygıların malum yükü altında ezilecektir. Kabul, bu yük bir dereceye kadar hafifletilebilir, ama iddia ediyorum ki asla tamamen oradan kaldırılamaz. Belki bir yasa çıkarırsınız ve insanların belli bir dönüm araziden fazlasına sahip olamayacağını ya da belirlenmiş meşru bir gelirin üstünde gelir elde edemeyeceğini söylersiniz. Birtakım başka yasalarla kralın haddinden fazla güç sahibi olmasını, halkın da fazla asi olmasını önlersiniz. Devlet makamları için yalvarıp yakarılmasını, bunların para karşılığında sunulmalarını yasaklamış olursunuz ya da böyle makamlara getirilen insanları görevlerini kendi ceplerinden harcadıkları paralarla icra etmek zorunda bırakmazsınız . Aksi taktirde, memur harcadığı parasını dolandırıcılık ve haraç keserek geri kazanmaya bakar ve sağduyulu insanlar tarafından yürütülmesi uygun olan görevler zenginlere bırakılmış olur. Demem o ki, iyileşme umudu hiç kalmayan hasta bir bedeni sürekli pansuman yaparak canlı tutmaya çalışır gibi, bu tür yasalarla da toplumsal marazları bir dereceye kadar hafifletebilir, yumuşatabilirsiniz. Ama özel mülkiyet var olduğu sürece bunların tamamen iyileşmesini ve sağlıklı bir doğaya kavuşmasını asla bekleyemezsiniz. Çünkü bedenin bir kısmındaki yarayı iyileştireceğim derken başka bir kısmında kocaman yaralar açarsınız. Bir yaraya verdiğiniz ilaç başka bir yerde hastalığa neden olur. Çünkü bir taraftan almadıkça diğer tarafa hiçbir şey veremezsiniz.
- Ama ben öyle düşünmüyorum, dedim. Aralarında rütbece hiçbir fark olmayan insanların yaşadığı bir toplum kimin sorumluluğunda olur, nasıl bir toplum olur, düşünemiyorum bile.
- Düşünememene hiç şaşırmadım doğrusu, dedi, çünkü zihninde böyle bir toplumu hayal edemiyorsun, ediyorsan bile yanlış ediyorsun. Ama benimle birlikte Utopia’da yaşayıp da benim gibi Utopialıların adetlerini ve yaşam biçimlerini bizzat yerinde görmüş olsaydın, yeryüzünde onlar kadar kurumsallaşmış bir başka halka rastlayamayacağını açıkça itiraf ederdin.

Thomas More, Ütopya

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder