13 Mart 2013 Çarşamba

Evliliğin bir anlamı olması için, mutluluk beklentisinden çok daha geniş ve gerçek bir temel üzerine oturtulması gerek. Oh , Tanrım! Azıcık acı, azıcık ıstırap, azıcık mutsuzluktan neden böylesine korkuyoruz? Hiç olmazsa, bir kez, açık bir gecede yıldızlarla bezenmiş bir göğün karşısında, tam bir içtenlikle kendimizi tümüyle vererek beş dakika için oturmayı deneyiniz. Veya, vadi ve ovaları gökten bakarcasına seyredeceğiniz birkaç dağa tırmanın. Ve, o hallerde, anlayacaksınız ki, mutluluk serabı yerine yaşamın önemini kavrayabilmeniz için tek bir an dahi yeterli olacaktır. Mutluluk! Sanki, mutluluğu ve mutlu olmayı kendimizden, kendi içimizden başka herhangi bir yerde bulabilirmişiz gibi… sanki, mutlu olma yeteneği yazı yazma, şarkı söyleme veya siyaset yapma yeteneği gibi gerçek bir yetenek değilmiş gibi! Bir kişiye arzulamakta olduğu her şeyi veriniz… Kendisini aşkla, hediyelerle, ayrıcalıklarla… isteyebileceği kadar her şeyle doldurunuz… Ve bunlara rağmen, o gene mutlu olmayacaktır. Bir başkasını her tarafını kanatıncaya kadar dövünüz… ve, belki de o kişi yolda taze, nemli, yeşil yapraklarla bezenmiş ve güzelim bir kırmızılıkla dolu bir havuç yığını görüp mutlu olacaktır.

Milena Jesenska, Yuvadaki Şeytan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder