30 Kasım 2013 Cumartesi

Bir düşüncenin susturulmasındaki asıl kötülük, onun insan soyuna, yaşayan nesle olduğu gibi gelecek nesillere karşı da despotik bir davranış niteliğini taşıyor olması ve o düşünceye taraftar olanlardan daha da fazla, o düşünceye katılmayanlara karşı haydutça bir davranış olmasıdır. Eğer düşünce doğruysa insanlar, yanlış olanı doğru olanla değiştirmek olanağından yoksun bırakılırlar; eğer yanlışsa, hemen hemen aynı derecede büyük bir yararı, yani gerçeğin haksızlıkla çarpışması sonucunda onun daha açık olarak anlaşılmasını ve daha canlı bir etki yaratma fırsatını, elden kaçırmış olurlar.
Boğmaya kalkıştığımız düşüncenin yanlış bir düşünce olduğundan hiçbir zaman emin olamayız; bundan emin olsak bile, onu boğmak gene de kötü olacaktır.
Otorite tarafından sindirilmeye çalışılan düşünce, pekâlâ doğru olabilir. Onu ortadan kaldırmak isteyenler, doğal olarak onun doğruluğunu yadsırlar; fakat yanılmaları da mümkündür. Sorunu bütün insanlık adına kestirip atmaya ve diğer herkesi yargılama olanaklarından yoksun bırakmaya hiçbir otoritenin yetkisi yoktur.
Bir düşüncenin açıklanmasını, otorite bunun yanlış olduğunu ileri sürdü diye yasaklamak, mutlak doğrunun sadece otoriteye ait olduğunu önsel olarak kabul etmek anlamını taşır.
Bir tartışmayı susturmak, yanılmazlık taslamayan gururlu bir davranışla eşdeğerdir.

John Stuart Mill

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder